VAN GÖLÜNDE DALIŞ YAPMAK

İnsanlar neden Van gölünde dalış yapmak istesin ki? Bir tatil planında gezilip görülecek dalış yapılacak, suyun altında farklı güzellikler keşfedecek o kadar yer varken neden Van?

Bu soruların cevabını vermek için öncelikle insanları ikiye ayırmalıyız. Dalış yapmayı bilenler ve bilmeyenler. Öncelikle dalış bilmeyenler için Van denizi etrafındaki dalış okulları sizler için hala hiçbir şeyin geç olmadığını ve doğru bir eğitim ile sualtı dünyasının keşfine çıkabileceğinizi hatırlatmak isterim.

Gelelim dalış bilenlere: Dalgıçlar belli tecrübeleri öğrenip belli bir seviyeye geldiklerinde istedikleri ilk şey; “değişik noktalarda dalışlar yapmaktır.” Bunu daha fazla detaylandırmamıza gerek yok. Çünkü ülkemizin birçok şehrinden ve dünyanın birçok ülkesinden gelen dalgıç misafirlerimiz bize bu teorimizin doğru olduğunu ispatlamaktadır. “Değişik noktalarda dalışlar yapmak.”

Ülkemizin deniz sahillerindeki dalış noktalarını keşfetmiş dalıcılarımız Van gölünde daldıklarında kendilerini ayrıcalıklı hissettiklerini birçok kez dile getirmişlerdir. Göl suyunun tadına bakmak, Mikrobiyalitleri incelemek, Akdamar adasında dalmak, Rus batığını görmek ve gizemli bir gölde sürpriz bir şeylerle karşılaşabilme heyecanı sanırım onlar için bir ayrıcalık oluyor. Tabi ki bu ayrıcalıklarını platin seviyeye çıkartıp taçlandırmak için Nemrut Krater gölüne irtifa dalışları planladığımız da doğrudur. (bu konuyu ayrı bir makalede dillendirebiliriz.)

Yabancı ülkelerden gelen misafirler ise genellikle gölün mitolojik bir canlıya ev sahipliği yapıp yapmadığını (ejderha – canavar) sorup ayak izlerini veya kemik parçalarını aramaya çok meraklılar. Farklı olarak Hollanda’dan gelen misafirimiz göl tabanının bazı dönemlerde yeşil ve kadifemsi bir şekilde olmasını gölün büyülü olmasına bağladığını düşünmesi bizi ürkütmedi değil.

Burada asıl şanslı olanlar Van’lılar. Her yerinde tarih kokan bir şehirde, sanki akdeniz veya egenin bir tatil kasabası gibi deniz kenarı olan bir şehirde doğmak veya yaşamak bence şansların en güzeli. Dikkat ettiyseniz eğer Van gölü için çoğu zaman “deniz” ifadesi kullanırlar. Nedeni ise; suyunun tuzlu olması, bir ucundan bakınca diğer ucunun görünmeyecek kadar büyük bir yüzölçümünün olması ve sinirlendiğinde okyanuslar kadar hırçın, dalgalı ve köpüklü olmasıdır. Ayrıca 2022 yılında gölün korunması ve su üstü vasıtalarının disiplini için Sahil Güvenlik Komutanlığının görevlendirilmesi “Deniz” ifadesinin ne kadar doğru ve ciddi bir ifade olduğunun tescilidir.

Ayrıcalığına gelecek olursak; öyle her balık bu suda kafasına göre yaşayamaz. Van denizi, Van balığı (İnci Kefali) ile yaşar ve aralarında müthiş bir aşk ilişkisi vardır. Asla birbirlerinden ayrı yaşamazlar. Ne İnci Kefali Van gölünden ayrılır, ne de Van gölü İnci Kefalinden ayrılır. Yani dillere destan bir aşktır bu. Bunu kaçak balık avcıları asla anlayamazlar. Ama inatla sürdürülen bir aşktır, balık ve gölün aşkı…!

Van denizinin güzellikleri anlatmakla bitmez. İsterseniz birazda teknik özelliklerinden bahsedeyim.

600.000 yaşında olduğu tahmin edilen ve çok sayıda koyu bulunan Van denizinin yüzölçümü 3713 km2 dir. Dünyanın en büyük sodalı gölü özelliğine sahip olan göl; hem denizlerin hem de göllerin ekosistemlerinin ortak özelliklerini taşıyan; tatlı, tuzlu ve sodalı bir sucul sistemdir. Suyun tuzluluk oranı %0,019, PH seviyesi ise 9,8 dir.

Göl suyunun acı, tuzlu ve sodalı olmasının sebebi akarsuların taşıdığı tuzlu suların gölde birikmesi ve suyun buharlaşmasıyla suda yoğunlaşmasıdır. Ayrıca göl tabanındaki volkanik kayaçların fazlalığı ile bor ve sodyum karbonatın varlığıdır. Tuzlu ve sodalı özelliğe sahip olması nedeniyle biyolojik çeşitliliği sınırlamakta olup 103 fitoplankton, 36 zoplankton ve 2 balık türünü barındırmaktadır.

Dünyanın en derin gölleri arasında 15. Sırada bulunmakta olup en derin noktası 451 metre ve ortalama derinliği 171 metredir. Gölün %65’lik kısmı Bitlis sınırları içinde yer almakta olup Van il sınırlarında bulunan doğu kısmında; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş(Martı) adaları en bilinen ve gezilebilecek ve turistik özelliklere sahip adalarıdır. Bu adalar 1990 yılında Arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. Son yıllarda suların çekilmesi sonucunda küçük adacıklar ve kaya parçaları da su yüzüne çıkmaya başlamıştır.

Van Gölü, gizem dolu özellikleriyle diğer denizlerden ayrılan ve dalış turizmi için büyük potansiyele sahip bir destinasyon. Misafirlerine sadece büyüklüğü, derinliğiyle ve gizemleri ile değil, aynı zamanda çevresindeki görülmeye değer yerlerle de unutulmaz bir deneyim sunuyor.

 

Kadir EREKİNCİ

 

Sualtı ve Arama Kurtarma Uzmanı

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Alışveriş Sepeti
Open chat
Merhaba👋
Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?