Dalış kazalarının oluşumunda üç temel sebep olduğunu düşünüyorum.
- Kural ihlalleri
- Zorlama, mecburiyet. Baskı.
- Bilerek yapma, bilinçsiz ve amaçsız dalıcılar
Bu saydığımız sebeplerden 2 nci ve 3 üncü maddelerde yer alanlar en az karşılaşılan enteresan sebeplerdendir. Aslını sorarsanız bütün dalış kazalarının ana sebebi kural ihlalidir. O zaman kaza soruşturmalarının çok detaylı ve titizlikle yapılması gerekir. Bu soruşturmalardan çıkan sonuçların ise hukuksal sürecin bitiminde, bu konuda dersler çıkarılarak eğitim konularında tecrübelerin arttırılması İçin insanlara yayınlanması gerekir. Dalıcılar ve eğitmenlerin bu acı dersleri tecrübeye dönüştürülmesi İçin çalışmaların yapılması gerekir. Eksikliklerin giderilmesi İçin gerekli aparat veya metotların geliştirilmesi açısından bu tür yayınların yapılması çok önemlidir.
Bu tür olaylarda; “kol kırılır yen İçinde kalır” diyerek saklamak bir gaflet ve hatta hainliktir.
- KURAL İHLALLERİ:
Kural hatası insanların bilinçli olarak yaptıkları şeyler değildir. Kimi zaman tecrübesizlik, kimi zaman eksik bilgi, kimi zaman beyin yorgunluğu, unutkanlık ve çoğunlukla uygun olmayan malzeme ve ekipmanlardır.
Kazazedelerin; tecrübe ve tecrübeyi refleks haline getirmemiş olması onun kazazede olmasına sebep olmuştur. Ülkemizdeki en yaygın olaylardan birisi de bir sertifikaya kolay ulaşıp o sertifikanın kendisine verdiği özgüven ile yine o sertifikanın gereklilikleri yerine getirebileceğini düşünmekte veya görevi gereği temsil ettiği pozisyonunu; şevk, azim ve kahramanlıkla birleştirerek (gaza gelerek) emniyet paylarını da kullanıp kazalara davetiye çıkarılmasıdır.
Burada kendimle ilgili iki önemli temel prensibimden bahsetmek istiyorum.
- Her dalış bir tecrübedir,
- Tedbir al, sürekli kontrol et.
Tabi ki bu düsturları bana şiar olarak katan deniz kuvvetlerinin çok kıymetli SAT ve SAS eğitmenlerime buradan teşekkür ediyorum.
Kural ihlallerinden bahsederken sadece dalgıçların kural ihlalleri değil, malzeme üreticilerinin ve satıcılarının da kural ihlallerinden bahsetmek gerekir. Firmaların bilinçsiz ve vicdansızca para kazanma hırsları sebebiyle amaca göre kullanıma uygun olmayan malzemelerin satışlarının yapılması, o malzemeyi hayatında kullanmamış, dalgıçlıkla alakası olmayan kişilerin satış veya alımlarını yapması akıllara menfaat ve çıkar ilişkisini getirir.
Kullanıcı bir malzemeyi alırken; satıcının tanıtımından veya reklamından ziyade, ürünü kendisi incelemeli ve hatta imkân varsa testlerini yapmalıdır. Ama maalesef ülkemizdeki dalış malzemelerinin kurumsal olarak yapılan alım ve satım ihalelerinde kullanıcı devreye girmeden, ahbap çavuş ilişkisi ile şaibeli biçimde yapılmaktadır. Ayrıca kısıtlı ödeneklerden de burada bir alt başlık olarak bahsedilebilir.
- ZORLAMA, MECBURİYET, BASKI:
Bir makamda hızlı yükselmek, başarılara imza atma, takdir edilme, ödüllendirilmek ve basında kendinden bahsedilmesini istemek gibi egolar insanı ya hata yapmaya ya da başkalarına hata yaptırmaya sebep olur. Bu tür durumlarda en büyük eziyeti maiyet çeker.
Her sistemde olduğu gibi dalış operasyonlarında da belli bir disiplin ve silsile olmak zorundadır. Fakat dalış operasyonlarındaki silsile kimseyi mağdur etmemeli, fikirlere ve düşüncelere açık kapı bırakmalıdır. Maiyetlerin psikolojileri yöneticileri tarafından önceden anlaşılmalıdır.
“dediğim dedik, çaldığım düdük…!” anlayışına sahip bir dalış amirine söylenebilecek tek söz; “adım Hıdır, elimden gelen budur…!” demek olacaktır.
…ama sert disiplinin olduğu yerlerde, yani mutluluk ve çalışma azminin olmadığı yerlerde maiyetinize baskı ile zorla bir işi yaptırmak İçin elinizde bazı tehdit ve kozlarınızın olması gerekir. Nedir bu tehdit unsurları?
-Tayin olma korkusu: Hangi çalışana sorarsanız sorun yeni bir görev yerine atama görmesi onu korkutur ve endişelendirir. Hele de bir ailesi varsa bu endişe boyutlarını aşar.
-Ödül ve Mükâfatlardan yoksun bırakılma: Yapılan işten alınacak olan takdir veya ödülleri alamamak, özel bir göreve gönderilmemek kişiyi; aşağılanmış, karalanmış, çalışmamış, tembel, itilmiş ve ayrıştırılmış pozisyonuna sokar. Bu da iş ile ilgili motivasyonunu dibe vurdurur.
– Hak edilmiş bir tecrübenin elinden alınması ile ilgili tehdit: Aslında bu tehdit kişinin bilgisizliği ve cehaleti ile ilgili bir tehdittir. Çünkü yasal mevzuatı bilen biri bu tür tehditlere kulak asmayacaktır. Amir sizin mevzuat ile ilgili eksiğinizi ve zafiyetinizi bildiği İçin size bu tehdidi savuran kişidir. Kendinizi geliştiren bir personel olmayı asla unutmayın. Yoksa Hz.mevlana’nın sözü aklımıza gelir;
“Mum olmak kolay değildir, ışık saçmak İçin önce yanmak gerekir.”
Bu kadar sebebi saydıktan sonra halen bir baskı ve zorlama altında kalıyorsanız ispatlayamadığımız ve yasal çerçevede yer bulamayan bir metot kullanılıyordur. Ve bunun adı da MOBBİNG dir.
Yukarıda saydığımız bunca sebepten sonra dalıcıların bu şartlar altında yaptıkları dalışlardan ne kadar verim alınacağı ve ön önemlisi bu dalışın bir facia ile sonuçlanmayacağı konusunda kim garanti verebilir.
Yine ülkemizde birçok dalgıç bu sebeplerden dolayı hayatını kaybetmiş veya kalıcı rahatsızlıklar yaşamıştır. Özel sektörde çalışan (Sanayii dalgıçları, Turizm dalgıçları ) dalgıçlarda da bu tür olaylar yaşanıyor olsa da çalışanlar kazayı yaşamadan o işten ayrılma gibi bir şartı değerlendirebiliyorlar. Fakat kamusal alandaki dalgıçların (Polis, Jandarma, Asker, Afad, Belediye vb.) böyle bir kaza riski ile karşılaşmaları durumunda amirleri tarafından baskı altına alınıyor.
Çözüm konusuna gelindiği zaman;
Bu tür pozisyonlarda çalışacak amir kişilerin tecrübeleri ile camiada tanınan, alt yapıdan gelme, yıllarını bu iş İçin harcamış, yaşanacak zorlukları bilen ve dalıcının psikolojisinden anlayan kişiler seçilmelidir.
- BİLEREK YAPMA, BİLİNÇSİZ VE AMAÇSIZ DALICILAR:
Dalgıç sualtında ne kadar tecrübeli olursa olsun, yüzey çalışmalarında yapılan işin yarım bırakılarak daha sonra tekrar deneme yapılacağını bilmeli ve bunu hafızasına kazımalıdır.
En basitinden bir örnek verecek olursak; yapılan işin bitmesine ramak kala dalgıç havasını kontrol ediyor. Tüpteki havasının 50 BAR olduğunu görmesi onun işi yapmayı bırakmasına engel olmuyor. Nasılsa 50 BAR var diyerek Azrail ile anlaşmasını imzalamış oluyor. Peki ya sonrası…?
Birde işi yapan fakat yaptığının ne olduğunu bilmeyen, bilemeyen bir dalgıç gurubu vardır. Bu tip dalgıçlar sadece verilen işi yapıp çıkmak İçin programlanmış robot dalgıçlardır. Alternatif düşünemezler, fikir veremezler ve karşılaştıkları problemleri çözebilme yetileri yoktur. Tabi ki bununda sebebi eğitimsizliğe dayanır.
Bir şekilde dalgıçlık işini yapabilme sertifikasını eline almış, işin temelini biliyor fakat çürük bir temelle yola çıkmış kimselerden bahsediyorum. Aslında bir kazanın yaşanmasına ramak kala dediğimiz kişiler bu tip dalgıçlardır. Maalesef yalnız değil yanlarındaki kişilerinde hayatlarını tehlikeye sokabiliyorlar.
Dalgıçlık denilince, dünyada iki tür dalgıçlık akla geliyor. Turizm sektöründe yer bulmuş, minimum risk faktörlerinin olduğu keza çok eğlenceli olan sportif dalgıçlık bir diğeri ise iş ile ilgili tamir tadilat ve üretim sektöründeki dalgıçlıklardan oluşan sanayi dalgıçlığıdır. Eğer dalgıçlığı bir, iş bir meslek olarak kabul edersek bunun ciddi kurallarının olduğunu hatta bu kurallar bütününün dışında etik bir disiplinin olduğunu söyleyebiliriz.
Lütfen unutmayalım; “dalış bir yetenek işidir” ve “sualtında aldığımız her nefes bir tecrübedir.”
…hepinize bol nefesli dalışlar diliyorum.
Kadir EREKİNCİ
gerçekten doğru tespitler…
“Eminim! Sizin gibi değerli ziyaretçilerimizin geri bildirimleri bizim için çok önemli. Sitemizdeki deneyiminizi geliştirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Teşekkürler!”